8 Madde ile Sanat Tarihimize Damgasını Vuran Osman Hamdi Bey
İlk Türk arkeolog ve ilk Türk ressamlarından olan Osman Hamdi Bey, çağdaş müzeciliğin ülkemizdeki hamisi olarak da sanat tarihimizde ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Diplomatik görevlerde de bulunan Osman Hamdi’nin bu çok yönlülüğü diğer aile bireylerinde de görülebilir. Örneğin, sadrazamlığa kadar yükselen babası İbrahim Ethem Paşa, ilk maden mühendislerinden olduğu gibi Sultan Abdülmecit’in de Fransızca öğretmenidir. Aşağıdaki 8 maddede Osman Hamdi Bey’in 1842-1910 yılları arasında geçen ve ardında önemli izler bırakan hayatından kesitler bulacaksınız.
Osman Hamdi Bey’in resim tutkusu 16 yaşında kara kalem çizimleriyle başlamış, babasıyla birlikte gittiği Viyana müze ve sergilerinde kök salmıştı. Hukuk eğitimi için 12 yıl kaldığı Paris’te, önemli ressamların atölyelerinde çıraklık yaparak resim eğitimi de aldı. Henüz 25 yaşında iken Paris Dünya Sergisi’ne bugün nerede oldukları hala bilinmeyen üç eserini yollamıştı. Bu resimler Pusuda Zeybek, Zeybeğin Ölümü ve Çingenelerin Molası’ydı.
Devlet kademesinde çeşitli görevlerde bulunan Osman Hamdi Bey, memurluğu bırakınca Osmanlı’daki ilk müze oluşumu Müze-i Hümayun’un müdürü ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kurucu müdürü yapıldı. Ölümünden 100 yıl sonra bile takdirle anılacak çalışmaları bu görevleri sırasında gerçekleştirdi.
İlk iş olarak eski eserler tüzüğünü yeniden düzenledi ve Osmanlı topraklarında bulunan eserlerin yurt dışına götürülmesini yasaklattı. Nemrut Dağı’ndan Lagina’ya, Alacahöyük’ten Rodos’a kimine kendisinin de katıldığı arkeolojik kazılar yaptırdı. Ortaya çıkarılan tarihi eserler Aya İrini’deki alana sığmayınca Çinili Köşk’e taşıttı, burası da yetersiz kalınca İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin inşa edilmesini sağladı.
Sayda Kral Mezarlığı kazısı gerçekleştirdiği kazılardan en önemlisi oldu. Lübnan’da yapılan ve dünyada yankı uyandıran bu kazıda, bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmekte olan İskender Lahdi gün yüzüne çıkarıldı.
Osman Hamdi Bey hepsinin ötesinde bir ressamdı, bütün bu çalışmaları sürdürürken eserler üretmeye devam etti. Coğrafyamızda figürlü kompozisyon kullanan ilk ressam oldu.
Kendisini tanımayanların dahi aşina olduğu eseri Kaplumbağa Terbiyecisi isimli resimdir. 1906’da tamamladığı resim için, Osman Hamdi’ye, Bağdat’taki görevi sırasında babasının gönderdiği Tour de Monde dergisindeki bir makale ve orada anlatılanları betimleyen bir gravürün ilham verdiği düşünülmektedir. Bu makale Aimé Humbert adındaki İsviçreli diplomata aittir ve yazısında Japonya’da gördüğü kaplumbağa terbiyecilerinden söz etmektedir.
Osman Hamdi Bey’in resimlerindeki üslubu oryantalizme yakın bulunur. Oryantalist izler taşıyan en ünlü eserlerinden biri Kahve Ocağı isimli tablosudur. Pek çok nişan, madalya ve ödül sahibi Osman Hamdi Bey’in eserlerine günümüzde biçilen değerler kendi rekorlarını kırmaya devam etmektedir.
Osman Hamdi Bey’in 1884 yılında yaptırdığı ve bir dönem yaşadığı Gebze Eskihisar’daki köşkü 1987 yılından bu yana Osman Hamdi Bey Müzesi olarak ziyaretçilere açıktır. Bu köşkün giriş katındaki ahşap kapılara kendi yaptığı çiçek resimlerine ise bugün paha biçilememektedir.
4,081 okunma